BİYOLOJİ İLE TASARIMIN BULUŞTUĞU PROJE: Modada en fazla endişe yaratan kirlilik renklendirme aşamasında gerçekleşiyor. Ne kadar su tükettiklerini de hatırlamak lazım.
Bu yüzden Faber Futures ekibi yeni ve sürdürülebilir renk alternatiflerini keşfetmek için tasarımda teknolojiyi ve doğayı birleştirmeye karar vermişler.
Londra merkezli olan Faber Futures, biyo-tasarımcı Natsai Audrey Chieza tarafından kurulmuş. Chieza’nın yolculuğu 2011 yılında Londra Üniversitesi Koleji'nde Profesör John Ward ile tanıştığı ve Streptomyces coelicolor adı verilen bir bakteriyle tanıştığı zaman başlamış. Chieza, bu organizmayı laboratuvarında antibiyotik araştırmaları için kullanıyormuş. İlgi çekici olan şey bu organizmanın pigment üretmesi. “O zaman soru şuydu, bunu tasarım sistemlerine entegre edebilir miyim? Tekstil - dokular bunu yapmak için ilginç bir ara yüz olabilir mi?
Faber Futures ekibi araştırmalardan sonra bakteri pigmentleriyle bir dizi boyama ve baskı yöntemi geliştiriyor. Tekstil üzerine yetiştirildiğinde, bakteriler kendilerini liflere bağlayan pigment molekülleri üretiyor. Kimyasallara ihtiyaç duymadan hızla renk alıyorlar ve tüm süreç normal boyama yöntemlerinden 500 kat daha az su kullanıyor.
Sonuç çarpıcı. Streptomyces (streptomises) coelicolor (silicolor) kumaşın yüzeyinde çiçek açar gibi yayılıyor. Dönen ve dalgalı desenlerde çarpıcı renkler yaratıyorlar. Canlı görünüyorlar.
Pigment molekülü mavi ancak laboratuvarda nasıl çalışıldığına bağlı olarak mor, pembe veya kırmızı da olabiliyormuş. Desen tasarlama evresine geçmişler. Bir sonraki aşama ise, özellikle işbirlikçileri ve ortakları için daha seri üretim sağlayabilmek ve bunun için de tüm bu protokolleri dijitalleştirmek.
Hem sürdürülebilir üretim yöntemleri hem de çarpıcı bir estetik yaratarak bir moda devrimi yaratılıyor aslında. Hem yatırımcılar hem de endüstrinin ilgisini çeken bir yenilik. Özellikle markalar şimdi kendi bünyelerine bu biyo-üretim tasarım stratejilerini almak istiyorlar.
Biyotasarımcı şöyle söylüyor: “İzole bir biçimde dünyayı görmek istediğimiz şekle getiremiyoruz. İzole bir değişim mümkün değil. Biyoloji bize gelişmek için çeşitliliğe ihtiyacımız olduğunu öğretiyor.”
Bu tip projeler sayesinde sektör de işleri temelden nasıl farklı yapabileceklerini düşünmüş oluyor. Enerji için fosil yakıtları terk etmekten bahsediyoruz. Malzeme için de aynı şey geçerli. Fosil yakıtlara bağlı polyester gibi malzemelerin yerini biyolojik malzemelerin alması gerekecek. Bu da suyu tüketen ve kimyasal maruziyet nedeniyle insanların hastalanmasına neden olan zararlı uygulamaların yerini almaya başlayabilir.
Endüstrinin dışında, Project Coelicolor başkalarını da bakteri boyalarını keşfetmeye teşvik etmiş. Chieza'ya göre biyoloji sadece taklit edilecek bir şey değil, tasarım ve yenilik yapma şeklimizle bütünleştirilebilen bir ortak aktör olarak olabilir. Coelicolor Projesi'nin geleceği güçlü olabilir.
Biyoloji odaklı üretimin bu yeni aşamasına girerken, bu acil soruları cevaplamak için farklı yaklaşımları görmek hepimizi heyecanlandırıyor.
Bu gelişme tamamen özelleştirilebilir bir boyama işlemine doğru atılan ilk adım. Karmaşık tekstil ürünlerini yapmak, renklendirmek ve desenlendirmek için kaynak açısından verimli yeni bir biyofabrikasyon yönteminde bir kilometre taşı.
Renklerin getirdiği neşeyi kaybetmeden kirliliğin nasıl azaltılacağını araştıran hareketler var.
Comments