Hayatımızın 110 bin saati iş yerinde geçiyor olabilir. Elli yıl çalışsak, hadi 12 ay değil de tatilleriyle 11 ay olsa, ayda 25 gün, günde 8 saat çalışırsak bu 110 bin saat ediyor.
O yüzden de her geçen gün iş yerleri ve mimarlar ofislerin konforuna ve pozitif ofislere daha çok dikkat eder oldular. Bunlara biofilik ofisler deniyor.
Okyanus dalgalarının sesi, rüzgarda hışırdayan yapraklar, ayakları denize veya havuza daldırıp ferahlama hissinin hepsi evrensel çekiciliği olan deneyimlerden bazıları. Doğanın arasında olmak bizi rahatlatıyor ve huzur veriyor. İnsanların doğayla ve yeşil alanlarla iç içe olduğu bu doğal bağa biophilia deniyor.
İş yerlerinde çalışanların yaklaşık% 47'si çalışma alanlarında doğal ışık olmadan çalışıyor. Biyofilik tasarım, insanların doğayla bağ kurma ihtiyacını kabul edecek şekilde hareket ediyor. Doğal elementlerle günlük mekanlara dokunarak pozitif biyolojik tepkileri tetikliyor.
Bazı mimarlar ofis yapmaya girişmeden önce çalışanlarla konuşup ihtiyaçları anlamaya çalışıyorlar. Bazı mimarlar insanların hangi mekanı nasıl kullandığını dijital olarak algılayıp ona göre mekanı revize ediyorlar.
Tüm bu araştırmalar sonucunda iklimlendirme, biyodinamik yapı, aydınlatma, ergonomi ve ofisin verdiği his üzerine odaklanıyorlar.
Mesela ödüllü bir Danimarkalı ofis küçük veya büyük bitkileri ofise yerleştirme üzerinde epey deneyimli. Masaları mekanları ona göre tasarlıyorlar. Büyük bitkiler kadar küçükleri de masanın üstüne konulacak veya asılacak şekilde kullanıyorlar. Bitkiler insanları rahatlatıyor, ofislerin soğukluğunu kırıyor.
Bu bitkilere diyecek sözüm yok da duvara yosun koyup yapay ilaçlarla yaşattıkları bitkilerle göz göze bile gelmek istemiyorum. Bana plastik yapay bitkileri çağrıştırıyorlar.
Ofis sistemleri, çalışanların bireysel ihtiyaçlarına uygun aydınlatma, işyerlerinde genel sağlığı ve atmosferi iyileştirebilir ve hatta enerji tasarrufu sağlayabilir. Bir ofis akıllı masa paylaşımı yoluyla ofis alan kullanımını optimize ediyor. Akıllı ve esnek sistemleri kullanıyorlar. YOYO diye bir şey var; çalışanların ofiste sağlıklı bir duruşta olmalarını veya daha sık hareket etmelerine yardımcı olan bir uygulama bu. Biraz Fitness-Trackers'a benzer bir uygulama.
Akıllı ofis çözümlerinde, konforu artıran ofis aydınlatması önemli bir rol oynuyor. Aydınlatma sektöründe "İnsan Odaklı Aydınlatma (HLC)" anahtar kelime: Yeni nesil ofis aydınlatması kişisel ihtiyaçlara uyarlanıyor. Yorgun musunuz? Konsantrasyonunuz mu düşük? Erkenci misiniz yoksa geç kalkan mı? Farklı ışık ihtiyaçları var: Bu tür Akıllı Aydınlatma, Uygulamalar ve Yazılımlar ile düzenlenebiliyor. Çalışanların kişisel ihtiyacına uyum sağlayan LED lambalar var üstelik sanatçı eli de değebiliyor bunlara. Sanatçıların tek tek boyadıkları ve sanat eserine dönüştürdükleri lambalar da var.
İş yerlerinde akustik de önemli. Biyofilik tasarım, insanın huzuruna refahına aktif olarak katkıda bulunan akustik deneyimi de kapsıyor.
Ofislerde, akustik tavan panelleri ses ekolarını azaltarak iç mekan akustiğini daha doğal hale getirebiliyor. Ayrıca, yakındaki bir yazıcı veya yüksek sesle konuşanların gürültüsünü emerek dikkat dağılmasını önlüyor.
Ana yoldan ve trafikten uzakta bulunan işyerleri için, kuş sesi veya yakındaki bir derenin sesi içeri alınabiliyor. Yaban hayata yakın olmayanlar içinse soundtrack’ler yardıma koşuyor.
Geniş alana sahip binalarda, su sesi ve su görüntüsü sakinleştirici akustik bir zemin oluşturabiliyor. Aslında bir araştırma, sadece ofis gürültüsü veya sessizliği dinleyen çalışanlarla karşılaştırıldığında, nehir sesleri dinleyenlerin daha enerjik ve motive olduklarını gösteriyor. Suyun varlığı mekana akışkanlık katıyor. İnsanın üzerinde yatıştırıcı bir etkisi var, moralini düzeltip özgüvenini arttırabiliyor. Akvaryumlar, çeşmeler ve hatta su kütlelerini betimleyen sanat eserleri doğal bir sakinleşme hissi yaratabiliyor. Toplantılara ve beyin fırtınası oturumlarına huzur katıyor.
Geniş ofislerde, çeşmeler, su duvarları ve inşa edilmiş akarsu gibi akan su tesisatı bir kerede birden fazla duyuyu teşvik ettiği için şiddetle tavsiye edilir. Bununla birlikte, dengeli bir tesisat oluşturmak önemlidir, çünkü aşırı yüksek su debisi sezgisel ve rahatsız edici olabilir.
Biyofilik tasarım dışarının içeri girmesine izin vermekten ibaret değil. Biomorfik tasarımı da kapsayabilir. İnsan yapımı doğal malzemeler veya doğayı çağrıştıran öğeler de tasarıma dahil edilebilir.
Ahşap, taş ve doğal tekstil gibi malzemeler iç mekanlara doğayı yansıtabilir. Bazen yaparlar ya petek şeklinde dış duvarlar, yaprak motifli halılar vs. gibi.
Artık teknoloji o kadar ilerledi ki şeffaf ahşap bile yapıldı. Şeffaf ahşap hafif bir malzeme, yüksek optik geçirgenliğe ve düşük termal iletkenliğe sahip. Taşıyabileceği yük miktarı ayarlanabiliyor. Şeffaf ahşap, ışık geçiren ve ısıya dayanıklı inşaat malzemeleri ve güneş panelleri için güçlü bir malzeme.
Mycelium dökümhanesi olan bir firma biyolojik olarak parçalanabilen ambalaj malzemeleri ve hayvansız deri yapıyor. Örümceğin ağını taklit ederek daha sağlam ipek iplikler yapıyorlar.
Dokunsal duyular da, doğanın tadını çıkarma ve açık havada olma deneyimimizde büyük bir rol oynuyor. Kumsalda yalınayak yürümek veya parmaklarımızı evcil hayvanlarımızın kürklerinde gezdirmek serotonin, oksitosin ve kalıcı bir zevk duygusu uyandıran diğer iyi hissettiren hormonları serbest bırakıyor.
Hem çalışma alanlarında hem de mola alanlarında, ahşap, bambu ve taş gibi birçok doğal elementin kullanılması dokunsal duyularımıza iyi geliyor. Tabii ki, bu elementlerin oranını doğru kullanmak da önemli. Örneğin % 45 odun kullanılan bir oda rahatlık duygusu uyandırırken % 90’lık odun oranı beyin aktivitesini yavaşlatıyormuş. Bu kaplıcalar, sauna, ev için iyi olabilir ancak ofisler için iyi bir fikir olmayabilir.
Çeşitli dokuları bir araya getiren yüzeyler veya malzemeler de var. Örneğin bir halı firması homojen olmayan halı üreterek girintili çıkıntılı doğada yürüyor hissi veriyor. Halının bir yeri kabarık bir yeri daha seyrek bir yeri daha alçak olabiliyor. Doğadaki yüzeylerin nadiren pürüzsüz olduğunu düşünecek olursak dalgalanmalar, çizgiler, pürüzlülük ve yumuşaklık doğal malzemelere uygulanıyor.
Recruiter.com a göre milenyılların %90’ı sürdürülebilir, biyofilik ofislerde çalışmayı tercih ediyorlarmış. İş seçiminde bu önemli bir kararmış.
Sürdürülebilirlik şirketin temel bir değeri değilse, işletmenin işleyiş şekli de gerçekçi olmuyor. Gemideki herkesin sürdürülebilirliğin faydalarını anladığından ve bunun şirketin temel bir değeri haline geldiğinden emin olmak lazım.
Yöneticileri ve işgücünü sürdürülebilirliğin önemli olduğu konusunda ikna etmeden önce, öncelikle çevre dostu bir işyerinin faydalarını tanımlamak gerekir.
Sürdürülebilir iş uygulamaları tasarruf sağlamasının yanısıra operasyonları basitleştiren ve marka değeri yaratan uygulamalar. Bunları sürekli olarak benimsemek ve benimsetmek için yeni yollar aramak gerekiyor. Aynı zamanda çevre ve gelecek nesiller için işleri daha iyi hale getirmenin yolları üzerinde de durulmalı.
Geri dönüşüm, çevre dostu bir iş yeri için önemli bir uygulama. Birçok şirket, etkin bir şekilde geri dönüşüm yaptıklarını, ancak geri dönüştürülemeyen malzemelerin geri dönüştürülebilir malzemelerle karıştırılması hatasına düştüklerini de söylüyor. Bunu önlemek için, çalışanları geri dönüşüm konusunda eğitmek lazım. Geri dönüştürülemeyen malzemeleri geri dönüşüm kutularının dışında tutmanın önem taşıdığını hatırlatmalı.
Ofis malzemelerinin boşa harcanmadığından da emin olmak lazım. Huffington Post’a göre ABD’de çöpe günde dört milyon tek kullanımlık tükenmez kalem atılıyor. Yeniden kullanılabilir kalemler (mürekkep dolumu gerektiren türler) sipariş edilebilir.
TechRepublic çalışmasına göre, ABD'deki ofis atıklarının % 90'ı, belgelerin gereksiz yere defalarca basılmasından kaynaklanıyor. Kendisini eğitim, eylem programları ve toplum katılımı yoluyla çevreyi korumaya adayan bir STK olan Emirates Environmental Group, çoğu kağıt olan yaklaşık 1.800 ton geri dönüştürülebilir atık topladı! Çalışanları, yazıcı sayısını azaltmaya, kağıt ve toneri daha az kullanmaya ve kağıdın her iki yüzüne de baskı yapmaya teşvik ettiler. Kağıtsız çalışmak, elektronik faturalandırma ve e-beyanlara geçmek de mümkün.
Online çalışma biçimi de şirketler de önemli: Sanal toplantılar ve konferanslar düzenlenebilir. Bu ulaşımın neden olduğu karbon ayakizi ile seyahat sürelerini ve maliyetlerini azaltacaktır. İkincisi, toplantı yerlerine gidip gelmek için zaman da harcanmayacaktır. Toplantılarda ikram edilen plastik şişede su ve diğer içeceklerin oranı da azalacaktır. Günümüzde artık çok sayıda web konferansı uygulaması var.
Özetleyecek olursak ofise biyofilik tasarım getirmek istendiğinde insanlar güçlü bir şekilde şunlara cevap veriyorlar:
dağınık, kümelenmiş ve çeşitli bitki örtüsü
manzara
iç ve dış mekan arasında keskin olmayan daha bulanık sınırlar
dinamik ve dağınık ışık
doğal kokular
suya yakınlık
doğal ve yerel materyallerin kullanımı
barınak ve mahremiyet
Comments