Buhardan Buluta
- nurhankeeler

- 11 dakika önce
- 1 dakikada okunur

Umberto Eco’nun Prag Mezarlığı’ndaki bir karakteri şöyle söyler:
“Devrim, çocuğum, bizi ateist bir devletin köleleri haline getirdi. Eşitsizlik eskisinden daha fazla. Kardeşler birbirine düşman oldu... Bizim babalarımız daha yoksul ve daha mutluydular. Çünkü doğayla temas halindeydiler. Modern dünya bize tarlalarımızı bozan buharı, pek çok yoksulun elindeki işi alan ama bir zamanlar sahip olduğumuz dokumaları yapamayan dokuma tezgahlarını verdi. Kendi başına terk edilen insan özgür olamayacak kadar kötüdür.”
Endüstri çağında insan doğadan, emeğinden ve anlamdan kopmuştu.Bugün aynı kopuş, zihin ve veri üzerinden yaşanıyor.
O zaman buhar, bugün algoritma.O zaman köyden kente göç, bugün dijital buluta göç.
Endüstri devriminde olduğu gibi, bugünkü dönemde de birey aşırı serbest bırakılmış değil, yine mülksüzleştirilmiş ayrıca dijital deneyimin içinde, yönlendirilmiş bir serbestlik yaşıyor.“Özgür” taklidi yapılıyor ve anlam yok; çünkü o dönemde doğa ve din anlamsızlığı örterken, bugün algoritmalar anlamı ölçülebilir hale getirip boşaltıyor.
Yapay zeka çağında da aynı soru asılı duruyor:İnsan kendi çıkarını koruyamayacak kadar manipülasyona açık mı? Danimarkalı aktör Mads Mikkelsen vasat insan veya zekanın suistimal / manipüle edilmesinden hoşlanmıyorum demişti. Eco’nun “insanın kötülüğü” dediği şey, bugün veriyle yönetilebilir günah biçimini mi aldı?
-Buhar makinesi, el emeğini değersizleştirmişti; yapay zeka şimdi zihni ve düşünmeyi değersizleştiriyor hatta kontrol ediyor.
-Endüstri sermayeyi merkezileştirmişti; yapay zeka veriyi merkezileştiriyor.-İnsanın doğayla bağı kopmuştu; şimdi kendisiyle bağı çözülüyor.
Görünen o ki bütün devrimler, insanı özgürleştirmek yerine onu daha iyi kontrol etmenin yollarını buluyor.
Görsel: Steaming Water Kettle Sign _ Michel Godts




Yorumlar