Türkiye'den İngiltere'ye. Peki ya sonrası?
- nurhankeeler

- 4 gün önce
- 2 dakikada okunur

Türkiye’den İngiltere’ye hala ciddi bir göç isteği var. Bu şaşırtıcı değil.
İngiltere, Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülkelerden biri:
Almanya %8, İngiltere %6, ABD %6 paya sahip.
Ticari bağlar güçlü, dil avantajı var; Ankara Anlaşması da bu göçü uzun süre tetikledi.
Ama göçün temel motivasyonu net aslında: Türkiye’den daha iyi bir yere gitmek.
Bugünkü fotoğrafta İngiltere hala “daha iyi” gibi görünüyor.
Ancak şu da bir gerçek ki İngiltere’nin parlak beyinleri ve güçlü yatırımcıları da göç ediyor. Nereye?
STEM ve teknoloji tarafında;
Kanada, ABD, Avustralya, Almanya, Hollanda ve İsviçre öne çıkıyor.
Yüksek gelirli girişimciler ve yatırımcılar ise;
İsviçre, İtalya (özellikle Milano çevresi), Kuzey Amerika ve Körfez ülkelerini tercih ediyor.
Sebep tabi ki romantik değil: vergi avantajı, daha esnek göç politikaları, yaşam kalitesi ve küresel iş fırsatları.
Yani Türkiye’den İngiltere’ye gidenler için ilk 1–2 yıl genellikle alışma, debelenme, sistemi çözme ve oyalanma dönemi oluyor. Sonrasında ise benchmark daha iyilerle değişiyor. O zaman da şu soru geliyor:
“Daha az vergi ödenen, daha kolay yatırım yapılan, daha çevik bir yer varken neden burada kalayım ki?”
Aslında İngiltere’den göç edenlerin ayak izleri ortada. Ama çok konuşulmayan bir alternatif daha var: Litvanya.
İrlanda’nın 20 yıl önceki haline benziyor. Küçük ama çevik, AB içinde ama boğmayan, özellikle bilişim ve fintech alanında yatırım çekmeye ciddi şekilde hevesli.
Bu yüzden mesele sadece “daha iyi bir yere gitmek” yerine başlangıç çıtasını nereye koyduğun. İki yıl sonra yeniden göç planı yapacaksan ki bu İngiltere için çok mümkün, baştan daha doğru bir benchmark ile yola çıkmak iyidir. Biraz da bu yüzden, herkesin gittiği yolların yanında alternatif rotaları keşfetmekte fayda var.
Litvanya’ya giderseniz özellikle Vilnius’ta “en iyi baristalar” dediğimiz yerler zincir mantığından çok çekirdek–demleme–insan üçlüsüne odaklanan kafeler. Bunlardan biri de Backstage; barista kalitesiyle öne çıkan, yerel olarak da takdir edilen mekanlardan.
------
Daha fazla cafe ve kahve kültürü için okuma:
Backstage Roasters
Vilnius’un “barista okulu” gibi görülen yeri
Kendi kavurması, çok iyi espresso ayarı
Baristalar gerçekten tek tek anlatır, öğretir→ Teknik kalite en yüksek adreslerden
Taste Map Coffee Roasters
Kavurma + demleme bilgisi çok güçlü
Filter, V60, Aeropress sevenler için ideal
Baristalar sakin, iddiasız ama çok net→ Nordik çizgiye en yakın yer
Coffee Spells
Küçük, sessiz, detaycı
Baristalar çekirdek hikâyesini ezberden değil gerçekten biliyor
“Bir kahve içip çıkayım”dan çok oturup düşünmelik→ Barista–müşteri diyaloğu çok iyi
Huracan Coffee
Birkaç şubesi var ama kalite düşmüyor
Barista standardı yüksek, espresso güvenilir
Günlük rutinde şaşırtmaz→ Süreklilik arayanlar için
StrangeLove Coffee
Daha modern, biraz daha “şehirli”
Baristalar eğitimli, özellikle latte / flat white çok temiz
Mekân tasarımı biraz önde ama kahve boş değil→ Sosyal + kaliteli denge
Kısa sıralama
En iyi espresso & teknik barista: Backstage Roasters
En iyi filter & çekirdek bilgisi: Taste Map
En sakin, en “barista işi”: Coffee Spells
Günlük güvenli kalite: Huracan
Şehirli ama düzgün: StrangeLove
Not:
Vilnius’ta iyi barista bulmak:
“En popüler kafe”yi değil
En sessiz olanı seçmekle oluyor.




Yorumlar